13/18 Haziran 2018,
Grindelwald, İsviçre
Crazy Is Just A Word The
Lazy Use To Describe The Dedicated
Sevgili Koşucu Dostlar,
Daha Maxi-Ultra Race’in çamuru kurumadan yeniden koşmak için
Alplerdeyim. Grindelwald, İsviçre’den ya da tanıdığınız ismiyle Eiger Ultra’dan
selamlar. Bu yazıyı Zürich Havaalanından Bern’e doğru yol alan IC 8 treninde, kaleme almaya başladım,
sıcağı sıcağına J
Bugüne kadar katıldığım yarışlar hakkında yazdığım raporlar ile sizlere bilgi vermeye çalışmıştım. Bu kez değişiklik oldu, yarıştan değil koşu kampından yazıyorum. Eminim pek çok koşucu arkadaşım, benim de uzun süredir çok istediğim gibi, bir koşu kampına katılmayı aklından geçiriyordur. Ben bu yıl imkan bulabildim, darısı başınıza.
Bu kampla ilgili tecrübelerimi, bu kampa veya başka bir koşu
kampına katılmak isteyenlere faydalı olabilir düşüncesiyle
paylaşıyorum.
Keyifli okumalar ve seyirler diliyorum.
Trail Running Factory, hepinizin yakından tanıdığı ve
UTWT’nin ( Ultra Trail World Tour ) sıralamasında erkekler dünya şampiyonu olan
Gediminas Grinius tarafından
kurulmuş bir firma. Dünyanın değişik
noktalarında – UTWT listesindeki yarış parkurlarında- koşu kampları düzenliyorlar. İsmini duyduğunuz yarış parkurlarını dört günde koşarak geçiyorsunuz.
Böylece katılmak istediğiniz yarışın parkurunu önceden tanımış oluyorsunuz. Geçen yıl Kapadokya’da düzenledikleri kampın
çok faydalı olduğunu katılan koşucu arkadaşlardan öğrenmiştim. Bu yıl UTMB, Trans
Grand Canaria, Litvanya, Lavaredo ve Eiger’de kampları vardı. Üstelik Eiger kampı
tam da Ramazan bayramı tatiline denk geliyordu, yani izin alma derdi yoktu. Hem bu yarışı ileride koşmayı planladığım için, hem de yüksek irtifada
olması nedeniyle Eiger kampına katılmayı tercih ettim. Bu kampa kayıt olan ilk
10 kişiye Eiger Ultra’da istedikleri
parkura katılım imkanı var, merak
edenler için söyleyeyim yarışın katılım ücreti kamp ücretine dahil değil. Size
gönderdikleri link üzerinden ayrıca ödeme yapmanız gerekiyor. Ayrıca bu kamp, yarışın web sitesinde yer alan resmi yarış
kampı, yani Eiger Ultra’yı düzenleyen ekip aynı zamanda bu kampı da destekliyor, hem maddi olarak hem lojistik
olarak, hem de tüm kamp süresince her gün kampa katılarak.
Bu yazıda olabildiğince bu kamplara giderken nelere dikkat
etmeli , yanınızda neler götürmeli, neler ile karşılaşacağınız gibi bilgileri yaşadığım tecrübeden ders
alarak vermeye çalışacağım. Koştuğum her etap için de parkur
hakkında paylaşımlarda bulunacağım. Kabaca
parkur aşağıdaki resimlerde ki gibi J
Ulaşım
Eiger’e ulaşım aslında çok kolay ama pahalı. Eğer benim
gibi yalnız gelecekseniz, Zürich veya Geneva havaalanından tren ile ulaşım
hızlı ve çok kolay. Havaalanından bindiğiniz tren ile Bern’e kadar gidip orada
tren değiştiriyorsunuz. Biletiniz 10 gün geçerli yani size uygun olan saatteki
trene binebilirsiniz, belirli bir saatteki trene bineceksiniz diye bir şey yok. Aldığınız biletin yanında verdikleri zaman
çizelgesinde hangi trene bineceğiniz, nerede inip hangi trene geçeceğiniz ve o
trenin hangi perondan saat kaçta kalkacağı yazılı. İki tren
arasında yalnızca 5-6 dakika var; yani beklemiyorsunuz. Toplam seyahat süresi
tüm aktarmalar dahil 3 saat kadar. Tren
biletinizi web sitesinden, havaalanında bagajınızı aldığınız bantların yanındaki
otomatik makinalardan veya çıkınca direkt info desk’ten satın alabilirsiniz. Sıkı durun
gidiş geliş 170 CHF !!! Eğer yanınızda bir arkadaşınız varsa araba kiralamak
çok daha ucuz. Bilet alabileceğiniz web sitesinde şöyle bir tuzak var; size indirimli (%50)
bilet fiyatını gösteriyor ama indirimli bilet satın alabilmek için 120 CHF daha
ödeyip indirim kartı almanız gerekli. Ama bu kart ile İsviçre’de ki tüm ulaşım
araçlarında ve bazı müze- restaurant vb.’lerinde %50 indirim alıyorsunuz. Eğer gitmişken tatil yapayım derseniz belki uygun olabilir. Pek
çok koşucu İtalya’dan gelmişlerdi. Milano’ya uçup oradan araba kiralarsanız, 3
saatlik bir araba yolculuğu ile çok daha ucuza ulaşabilirsiniz.
Şaka gibi ; daha bu
yazının mürekkebi kurumadan Bern’de bağlantılı treni kaçırdım L.
“Çok üzgünüz 8 dakika rötar yapacağız” dediler ve arada 6 dk olan bağlantılı tren
kaçtı. Bildiğiniz Kadıköy’de vapura el sallama sahnesini yaşadım. Neyse ki Bern istasyonunun alt katı alışveriş merkezi
gibi, içinde Migros – Coop marketler, Starbucks vb olduğu için beklemek zorunda
kaldığım 1 saat fena geçmedi. Migrostan
satın aldığım küçük su için 2.40 CHF, muz için 1 CHF ve kahve için
3.90 CHF ödedim, daha ilginç olan Euro almıyorlar, inanılmaz. İsviçre’ye
gidiyorsanız, yanınıza Frank almanızı
öneririm. Yanımda yalnızca Euro
olduğundan, mecburen tüm seyahat boyunca kredi kartı kullandım.
Tren ücretinden sonra
günün ikinci sürprizini hava yapıyor, bildiğiniz sağanak var sanki kışa geldik.
Camdan dağları ve gölü izliyorum, bin bir renk beni karşıladı, yeşilin her tonu ve
zirvelerde griden beyaza kadar değişen renkleriyle kar, buzul ve kayalar var. Yağmur yağıyor ve hava serin.
Burada hava böyleyse
Eiger’de 2000m üzerine çıkınca nasıl olacak acaba ? Gediminas 2 gün önce
gönderdiği mailde parkurun bazı bölümlerinin kar nedeniyle kapalı olduğunu ve
güvenlik nedeniyle zorunlu değişiklikler yapılacağını ve buraya gelirken herkesin
kış koşullarına uygun giysilerle gelmesi konusunda uyarmıştı.
Kamp Hakkında
Kampın amacı 4 etap halinde Eiger Ultra 101 parkurunu
koşarak geçmek.
Parkur yaklaşık 101K ve D+/- 6700m. Paarkurun %87’si patika üzerinde geçiyor, 1000m irtifadaki Grindelwald kasabasından başlayıp 2680m’ye kadar sizi çıkarıyor ve başlangıç noktasında sona eriyor.
Parkur yaklaşık 101K ve D+/- 6700m. Paarkurun %87’si patika üzerinde geçiyor, 1000m irtifadaki Grindelwald kasabasından başlayıp 2680m’ye kadar sizi çıkarıyor ve başlangıç noktasında sona eriyor.
Kampın ilk günü Grindelwald’da kalıyorsunuz, tüm ekip akşam
üstü otelde toplanıyor. Sonraki günlerde
her gün yaklaşık 25K aralıkla parkuru koşarak her gece başka bir yerde kalıyorsunuz. Kaldığımız yerlerin tamamı
2000m’den yüksek irtifada ve çoğu kayak/dağ evleri şeklinde. İlk gün 7100 feet
yükseklikteki Berggasthaus First’te, ikinci gün Schnige Platte’de 2300m’de çok keyifli bir dağ otelinde, üçüncü
gün Berghaus Mannlichen’de 2200m’de ve parkuru
tamamlandığınızda son gece yine Grindelwald’a
başladığınız noktada Hotel Glacierde
kalıyorsunuz.
Tüm konaklamalar yarım pansiyon yani kahvaltı veya akşam yemeği için uğraşmıyorsunuz, tüm otellerdeki yemekler çok lezzetliydi. Akşam yemeklerine içkiler dahil değil, herkes içtiklerinin parasını doğal olarak kendisi ödemek durumunda.
Tüm konaklamalar yarım pansiyon yani kahvaltı veya akşam yemeği için uğraşmıyorsunuz, tüm otellerdeki yemekler çok lezzetliydi. Akşam yemeklerine içkiler dahil değil, herkes içtiklerinin parasını doğal olarak kendisi ödemek durumunda.
Kampa Gediminas dışında kendisi
de elit atlet ve The North Face koşucusu olan Yeni Zelendalı Andrius Ramonas da katıldı.Kampın ikinci ve üçüncü gününe UTWT sıralamasında kadınlarda dünya şampiyonu olan Andrea Huser de katılacak.
Gelelim kampın maliyetine,
bu kampa iki farklı opsiyon satın alarak katılabilirsiniz. İlki daha
ucuz olan ve benim de tercih ettiğim 790 Euro’luk paket. Bu paket içinde 5 gece
4 farklı otelde yarım pansiyon konaklama, oteller arasında bavulunuzun transfer
hizmeti, her gün Gediminas’tan ve 2 gün Andre Huser’den alınan eğitimler ve
elbette teknik bir Salamon T-Shirt’ü var.
Eğer 910 Euro’luk ikinci paketi tercih ederseniz ek olarak 1
aylık koçluk ve bir sonraki kampta %20 indirim hakkı satın almış oluyorsunuz. Bizim için kur nedeniyle çok pahalı gibi görünen
bu paraya kesinlikle değer; hatta görece
olarak ucuz olduğunu bile söyleyebilirim.
Yalnızca kaldığımız otellerin
gecelik ücretleri bile kendiniz rezervasyon yaptığınızda bu rakamın en az 2
katına mal olur. Yemek maliyetini hiç söylemeyeyim, bir şişe (1 lt) gazlı su 10
CHF, bira 5-7 CHF, hamburger 20 CHF.
Kampa katılan şanslı bir kişiye Suunto Spartan saat hediye
ediyorlar. Parkur hakkında size bir soru sorup, doğru cevabı verene saati
veriyorlar. Yani bu kamplara katılacaksanız parkura çalışıp gidin, en yüksek
noktası neresi, mesafeler, CP’ler vb
sorulara doğru yanıt verip saat kazanabilirsiniz. Bizim kampta doğal olarak
soruyu İsviçreli koşucu bilerek saati kaptı.
Kampın günlük
programı şöyle:
Sabah 07 -07:30 gibi kahvaltıda buluşuluyor. Eşyaları toparlayıp, hazırlanıp saat 10 gibi
bavullarımızı teslim ediyoruz, 11 gibi koşamaya başlıyoruz.
Temponuza göre genelde saat 15/16 civarında koşu tamamlanmış oluyor. Öğle
yemeği ya da koşu sonrası beslenme, dinlenme ve duş için 2/3 saatlik serbest zamanınız oluyor. Saat 18-
18:30 gibi akşam yemeğinde buluşuluyor. Saat 20 den 22:30’a kadar eğitim için
toplantı odasında bir araya geliyoruz.
Sonrasında sabaha kadar deliksiz uyku
sizi bekliyor.
Her akşam farklı bir
konuda eğitim düzenleniyor. Bu eğitimlerde Koç Andrius Ramonas, inanılmaz
bilimsel katkıda bulunuyor. Sorduğunuz sorulara “böyle yapacaksınız” veya
“bunun doğrusu budur” şeklinde yanıt vermiyor. Verdiği yanıt “ bu konuyla ilgili şöyle bir çalışma
yapıldı, makaleyi size göndereyim” şeklinde oluyor. Yani bilimsel destekli
cevaplar alıyorsunuz, meraklısına J
Gediminas at Lecture |
Otelde
buluşma
Buluşma Hotel Glacierin lobisinde gerçekleşti. Ekip olarak birbirimizi
giysilerimizden ve genel hal
tavırlarımızdan hemen tanıyarak, henüz Gediminas gelmeden ilk biralar içildi ve kaynaşıldı bile. Bu arada Gediminasın,
Andrius ile birlikte koşmaya gittiğini öğrendik J Adamlar hiç boş
durmuyor.
Otelden Eiger buzuluna giden tren böyle görünüyordu 😆
Otelden Eiger buzuluna giden tren böyle görünüyordu 😆
Ekip süper J Yenizelandalı,
Alman, Finli, İsviçreli, Amerikalı, Kanadalı, Polanyalı, İtalyan, İngiliz,
Fransız, Norveçli, Hong Konglu, Litvanyalı ve elbette tek Türk olarak ben tam bir uluslararası ekip olduk. Bu
tip kampların belki de en büyük faydası geniş bir katılımcı yelpazesi olması. Değişik
yerlerde bu iş nasıl yapılıyor, dünyanın neresinde hangi yarışlar var, insanlar
ne yiyip içiyor, nasıl hazırlanıyor, ne giyiyorlar öğrenmiş oluyorsunuz. Sınırsız bir karşılıklı
paylaşım ortamı var.
Geçirdiği kafa travması sonrası 2 yıl boyunca, 3 ayrı ülke , 7 ayrı hastanede süren
yoğun bakım ve rehabilitasyon süreci sonrası hayata tutunmaya çalışan demir gibi bir karakter. Koşmak onun kurtuluşu olmuş. Sağ
gözünü tamamen kaybetmiş, sol gözü ise yalnızca %30 görüyor. Bizi, onu her zaman “ses ile uyarmamız ve sol tarafından
geçmemiz konusunda” uyardı. Müthiş
koşuyor, hepimizin saygısını, hayranlığını kazandı. Kimseden yardım istemiyor, kimse
ile birlikte koşmuyor, daha doğrusu yük olmak istemiyor. Kendi kendisine tüm etapları bitirdi. Merak edenler için
“Mountains of My Mind” isimli bir blog yazıyor. Takip ederseniz hayata tutunmasına
destek olabilirsiniz.
Akşam yemeği sonrası toplantı odasında resmi olarak kampımız
başladı. Öncelikle herkes kendisini kısaca tanıtıp bu kamptan beklentilerini ,
Eiger’de hangi parkuru koşmak istediklerini ve önceden koştukları yarışları
paylaştı. Dünyanın dört bir yanında yarışlar koşmuşuz, ben Maxi’Ultra’dan
gelmiştim, Amerikalı arkadaşımız Brian, Comrad yarışından geldi, Carole Pipole Marathone Des Sables'yi bitirip gelmiş, pek çok koşucu lokal
maratonlarda koşup gelmişlerdi. Herkes gayet fit ve formda 👏👏👏
Kampa
katılım 15 koşucu ile sınırlı, Gediminas ve Andrius ile toplamda 17 kişiyiz.
Bu güzel insanlarla 5 gün boyunca birlikte koştum,güldüm, yedim, içtim, Eiger'i tam anlamıyla yaşadım
Bu güzel insanlarla 5 gün boyunca birlikte koştum,güldüm, yedim, içtim, Eiger'i tam anlamıyla yaşadım
Arada bazı etaplara Eiger Yarış Organizasyonundan ChristinaWeibel ve Eiger’in resmi fotografçısı Maximillian Gierl’de katıldılar. Bizden
iyi koşuyorlar desem yalan olmaz, zaten lokal insanlarla kendimizi
karşılaştırmamak gerekli, sonuçta onlar bu dağlarda büyümüşler ve yaşıyorlar.
Christina & Maximillian |
Gediminas detaylı olarak parkur bilgilerini ve kampın nasıl
organize edildiğini anlattı. Her gün için ayrı ayrı koşulacak rotanın GPS
kayıtlarını verdi ve herkesten bu rotaları saatine yüklemelerini istedi. Saati
olmayanlar için bir yedek saat verdi ve isteyenlere klasik harita üzerinde
rotayı işaretleyerek, haritayı verdi.
Böylece kimsenin kaybolmayacağını garantiye almış olduk. İlk kez yarış dışında, hiç bilmediğim ve
elbette işaretlenmemiş bir parkurda koşacağım; can kulağıyla dinliyorum.
Saatime her gün için rotaları yükledim. Parkuru yarış dışında koşmanın artılarından
birisi de bu: Navigasyon beceriniz inanılmaz gelişiyor. Saatinizin tüm
navigasyon fonksiyonlarını sonuna kadar kullanıyorsunuz.
Öğleden sonra Gediminasın niye koştuğu belli oldu: İlk
dersimiz iniş tekniği imiş. Her kampta ilk sorulan soru buymuş o da bu nedenle
öğleden sonra koşup bir video hazırlamış. Bize çektikleri videoları izletti. İzlerken kolay görünüyor da, sanki kanat takmış uçarak iniyor 😆
Parkur
Profili şu şekilde.
İlk etapta FIRST’e kadar çoğunluğu tırmanıştan oluşan bir koşu bizi bekliyor. İkinci gün, FIRST’den çıkıp SCHYNIGE PLATTE’ye kadar gideceğiz. Üçüncü gün parkurun en uzun iniş ve takiben en uzun ve dik çıkışını yapıp MANNLICHEN de konaklayacağız. Son etapta ise öncelikle parkurun en teknik kısmını kısa iniş çıkışlarla koşup EIGER Buzuluna tırmanıp Grindelwald’a kadar ineceğiz. Grindelwald’a ulaşmadan hemen önce ise inletici bir tırmanış olduğunu yaşayarak öğrendiğimiz PFINGSTEGG bizi zorlayacak. Koşuyu başladığımız yerde köy meydanında bitireceğiz.
İlk etapta FIRST’e kadar çoğunluğu tırmanıştan oluşan bir koşu bizi bekliyor. İkinci gün, FIRST’den çıkıp SCHYNIGE PLATTE’ye kadar gideceğiz. Üçüncü gün parkurun en uzun iniş ve takiben en uzun ve dik çıkışını yapıp MANNLICHEN de konaklayacağız. Son etapta ise öncelikle parkurun en teknik kısmını kısa iniş çıkışlarla koşup EIGER Buzuluna tırmanıp Grindelwald’a kadar ineceğiz. Grindelwald’a ulaşmadan hemen önce ise inletici bir tırmanış olduğunu yaşayarak öğrendiğimiz PFINGSTEGG bizi zorlayacak. Koşuyu başladığımız yerde köy meydanında bitireceğiz.
İlk Gün (
Grindelwald- First 25K- D+1000m)
Kritik bir kararla Eiger Ultra’nın resmi fotgraf ve video
çekimlerini yapan Maximilian Gierl ekibin fotoğraflarını çekmek üzere bize katıldı.
Profesyonel fotoğraf ve videolar olacak J
Start noktası kasabanın tam ortasındaki küçük meydanda.
Otelden sabah 10 30 gibi ayrılıp hafif bir jog ile bu noktaya ulaştık. Burada
kısa bir hatırlatma brifingi ve uyarılar sonrasında nihayet koşmaya başlıyoruz.
Bu parkur maalesef yaklaşık 10K kısaltıldı, tırmanış aynı kalacak şekilde.
Çünkü 2100m irtifanın üzerinde ki patika yeni yağan karla kaplıymış, bırakın
koşmayı, yürümek bile mümkün değil. Tek
kelimeyle parkur muhteşem, sanki kartpostalda koşuyormuşsunuz hissi
yaşatıyor ve sürekli tırmanış olmasına rağmen tamamı koşulabilir. Yan yana 2-3
koşucunun koşmasına izin verecek genişlikte. Zemin süper, taşlık ya da teknik
değil, her aşamada ayağınızı yere sağlam basabilirsiniz. Sürekli sağ tarafınızdaki Eiger Dağını ve onun
yanındaki yaklaşık 4000m yükseklikteki diğer
zirveleri izliyorsunuz. Manzara nefes kesici, parkurda öyle.
Çok sayıda kulübe ve dere geçişi var. Derelerde minik tahta
köprüler var, kaymayın diye üzerine
kümes teline benzer ağlar örtmüşler. Bu
arada koştuğumuz bu bölgeye araç girişi yasakmış daha doğrusu
paralıymış; dolayısıyla ortalıkta piknikçi vb yok, herkes sırt çantası
ile yürüyor veya bisiklet ile gelmişler. İleri yaşlı çok sayıda kişiyle karşılaştık, hepsi güler yüzlüydü.
Sonunda ulaştığımız First
kayak kulübesinin yatakhanesinde kalacağız bu gece, yükseklik 7100 feet yani
2100m den fazla. 6 kişilik odalarda
kaldık, ranza sistemiyle. Kızlara ayrı oda ve duş / tuvalet var J Çok sayıda duş tuvalet var yani sıkıntı
yaşamıyoruz. Ortalık çok temiz. Bazı koşucu arkadaşlarımız koşu malzemelerini yıkadılar ama bu havada nasıl
kuruyacak emin değilim. Ben bu aşamayı pas geçip, terli çamaşırları kurumaya
bıraktım, sabah kirli poşetine atıp bavula attım. Yeri gelmişken söyleyeyim: Her gün için ayrı
şort-T shirt getirmiştim. Yağmurluk ise
iki tane aldım birisi ıslak kalırsa diğerini kullanmak üzere. Elbette kötü hava
koşulları için uzun tayt ve uzun kollu ara katman şart. Sonuçta 2000m'nin üzerinde
Alplerdeyiz, hava üşütüyor. Vadiye indiğinizde sıcacık havayla birlikte bin bir renkli çiçekler sizi karşılıyor ama yukarısı tam tersi. Mutlaka polar vb mont gerekli,
sakın unutmayın.
Programımız şöyle:
Akşam yemeği saat 18 de , akşam toplantısı saat 20 de başlıyor. Toplantı eğitim
saat 22 30 gibi bitiyor ve yataklarımıza
kavuşuyoruz. Toplantıda Eiger Ultra
organizasyon ekibi birer tane soft flask su kabı hediye ettiler. Yarın sabah
ilk iş baton kullanma eğitimi alacağız. Gediminas bugün çok hata yaptığımızı
görmüş J
Deliksiz uyku nasıl oluyor, unutmuşuz. Yüksek irtifa ve
antreman yormuş. İrtifaya alışmaya çalışıyoruz. Burada kendim için yükseklik
sınırını 1900m olarak saptadım. Bu seviyenin üzerinde zorlanmaya başlıyorum, bu
seviyenin altına inince performansım belirgin olarak artıyor.
İkinci Gün ( 25K D+
1400m. D -1500m) First – Schynige Platte
Gözümü saat 07 30 da açabildim. Enfes bir güne uyandık, hava
pırıl pırıl. Kendimizi yağmura hazırladığımız için inanılmaz mutluyuz. Bavullarımıza
önceden verdikleri etiketleri taktık ve öbür
yatakhaneye transfer edilmesi için bıraktık. Böylece bavullar bizden
önce bir sonraki noktaya ulaşacaklar. Bununla ilgili bir öneri, olabildiğince hafif bir çanta hazırlayın,
malum asansör yok her yere çantanızı taşımak zorundasınız. Bu arada prizlere,
adaptör olmadan şarj cihazları takılmıyor. Mutlaka adaptör ve/veya powerbank
getirin.
Kahvaltı nefis ve doyurucuydu.
Aç kalmayacağınızı garanti ederim.
Sabah kahvaltı sonrası saat 11 gibi yeni rotayı koşmaya
başlayacağız . Öncesinde Gediminasın baton kullanımı ile ilgili yaptığı yarım
saatlik eğitimle güne başladık.
Sonrasında parkur bilgileri, haritalar, rota kontrol edilerek hep birlikte koşmaya
başladık. Kaldığımız kayak evi-restaurant aslında Eiger Ultra 101 koşucularının ve Eiger 51
koşucularının CP noktası. Bu binanın hemen yanında dehşet bir metal asma köprü
ve uçurum üzerinde yürüyüş parkuru yapmışlar. Dehşet, çünkü altı boş, yandan kayalara bağlı ve üzerinden geçerken sallanıyor. Burası parkurda kesinlikle aklınızda kalacak noktalardan birisi.
Burayı koştuktan sonra, parkur birkaç tane buzul gölü ve buzullardan kalan kar öbeklerinin üzerinden geçiyor. Manzara muhteşem, kaymamak için dikkat ederek üzerlerinden geçiyoruz. Kızlara nasıl koşulacağını gösteren Gediminas çok geçmeden düşüyor, neşe içinde. İnanılmaz eğlenceli bir karekter, kendisiyle dalga geçiyor, daha doğrusu koşarken keyif alıyor, eğleniyor.
Zaten işin sırrı da bu değil mi? Eğer bu işi yaparken düştüğünüzde gülmüyorsanız yanlış yerdesiniz demektir.
Çok uzun bir iniş
koşuyoruz, inişin büyük kısmı single track ama arada traktör yoluna çıkıyor.
Aman dikkat, her defasında yola çıktıktan çok kısa bir süre sonra sizi yeniden
patikaya yolluyor. Kaç kez kaybolduğumuzu daha doğrusu dönüşü kaçırdığımızı
unuttum. Kaçırdığınız her dönüş sonrasında mecburen geriye doğru yokuş yukarı
koşup doğru parkuru bulmak zorunda kalıyorsunuz; yani fatura ayaklara kesiliyor. Gerçi yarış sırasında buralar işaretli olacaktır
ama ben uyarmış olayım, uzun süre yolda koşmuyorsunuz hemen sizi patikaya
yönlendiriyor; gaza gelip devam etmeyin J
Bu iniş aslında oldukça dik ama
koşulabiliyor. En az 20 tane çeşme yanından geçiyorsunuz, su kanallarının,
derelerin yanından koşuyorsunuz. Ek su taşımanıza gerek yok. Manzara her zaman ki gibi muhteşem.
Çok sayıda ağıl yanından geçiyoruz, her yer inekler
ve doğal olarak bunların dışkıları ile kaplı ve de bolca sinek var. Alerjiniz varsa mutlaka
antihistaminik ilaç almanızı öneririm. Çayırlarda otlar çok uzun ve bacağınızı
tahriş ediyor. Bu parkurun tamamını dizinize kadar gelen uzun çoraplarla veya
kompresyon çorabı ile koşmanızı öneririm.
İnekleri sınırlamak için her yerde elektrikli çitler var DİKKAT. Bu tellerin sarı-turuncu-mavi-beyaz ve şeffaf renkli
olanlarını gördük. Geçerken dikkat edin, asla elinizde batonun metal kısmını
tutmayın, yanlışlıkla çarpılırsanız bu metal kısımdan elektrik çıkacağından sizi olduğundan
fazla etkileyecektir!
Bu uzun iniş nehir kenarına kadar devam ediyor. Sonrasında 3-4K bir mesafeyi dere kenarından neredeyse dümdüz koşuyorsunuz. Bu noktadan sonra vadinin karşı tarafında inanılmaz bir tırmanış başlıyor 10k içinde 1400m çıkılacak. Dün uzaktan izlediğimiz dağları tırmanacağız.
Bu uzun iniş nehir kenarına kadar devam ediyor. Sonrasında 3-4K bir mesafeyi dere kenarından neredeyse dümdüz koşuyorsunuz. Bu noktadan sonra vadinin karşı tarafında inanılmaz bir tırmanış başlıyor 10k içinde 1400m çıkılacak. Dün uzaktan izlediğimiz dağları tırmanacağız.
Nathalie & Ben |
Andrius & Antanas |
Bu etapta bir de tünelden geçeceğiz. Gediminas tüneli açık
tutmakla görevli olan kişinin cep telefonunu veriyor, %90 açık olacakmış ama
kapalı olursa o arkadaşı arayacağız ki gelip tüneli açsın ve biz de bir sonraki otelimize ulaşabilelim diye.
Ve bu akşam Andrea Huser ile akşam yemeğinde buluşacağız, heyecanlıyız J
Ve bu akşam Andrea Huser ile akşam yemeğinde buluşacağız, heyecanlıyız J
Sorunsuz derken, Maxi-Ultra’da oluşan ve henüz iyileşmeyen
tüm blisterlerin yeniden açık yaraya dönmesini saymıyorum L Bu noktadan sonraki tüm etaplarda “taping”
yaparak koştum. Diğer koşucular da bu yöntemi çok yaygın kullanıyorlar, tavsiye ederim. İnişlerde
baton kullanmaya, daha doğrusu tekniği geliştirmeye çalıştım. İnişler gerçekten
çok uzun ve eğer kuvvetli bir
koşucuysanız bu etapta çok kişiyi geçebilirsiniz.
With Andrea Huser |
Bu akşam yemeğini iki dünya şampiyonuyla birlikte yedik. Bence ikisinin de ortak noktaları mental olarak inanılmaz güçlü karakterli olmaları, yenilgiyi kabullenmiyorlar ve yaptıkları işe kendilerini adamışlar. Her ikisinin ortak kararı “başarı devamlılık ile geliyor”. Koçunuz, uyguladığınız antreman programı, kullandığınız malzeme vb. elbette önemli ama hepsi ikinci plandaymış.
Üçüncü Gün ( 20K D+ 1700m D- 1500m) Schynige Platte- Mannlichen
Güne Trail Running Family olarak fotoğraf çektirerek
başladık; tahmin edeceğiniz üzere çok eğlendik.
Dananın kuyruğunun kopacağı etap burası. Önce dün çıktığımız yüksekliği gerisin geriye sırtlardan, tek patika halindeki parkurdan koşarak iniyoruz. İniş vadinin tabanına kadar sürecek yani en alta ineceğiz sonrasında ufukta gördüğümüz dağlara yeniden tırmanacağız. Doğa muhteşem, çok sayıda uçurumun kenarından geçiyoruz. Bazı yerlerde tek kişilik ve bol ağaç kökleri olan patikalardan geçiyoruz, koşması çok zor mecburen yavaşlıyoruz. Manzara inanılmaz. İniş neredeyse başlangıç noktamız olan Grindelwald’a kadar sürdü, oraya girmeden vadi boyunca koşup bir sonraki tırmanışa başlayacağız. Bu etapta bir tırmanış var ki akıllara ziyan. O kadar dik ve yıpratıcı ki bunu atlatırsanız yarış bitecektir emin olun. Öncelikle söyleyeyim parkurda su problemi yok ama çok uzun ve çok dik, insanı bitiriyor. Eğer jel almayı planlıyorsanız, burası tam yeri. Tırmanış sırasında çok sayıda çığ önleyici ağaç engeller görüyoruz.
Sonunda ulaştığımız Mannlichen’de bira ile recovery yaparken, yarışın sorumlularından Christine Weibel
ile sohbet ediyoruz. Kayıt sırasında web sitesinin çökmesini konuştum.
Kesinlikle "lottary" yapmayı düşünmüyorlar, butik bir yarış olduklarını sadece
600 kişiye yeterli desteği verebileceklerini anlattı. Aslında çöken
Datasport’un sitesiymiş. Anlayacağınız buraya kayıt olmak zor, sıkı takip
etmeniz gerekli. Parkuru gördükten sonra mutlaka koşulması gereken bir yarış
olarak değerlendirdim, harcayacağınız zaman ve paraya değer; karşılığını fazlasıyla alacaksınız.
Duş sonrası kaldığımız otelden çıkıp yakındaki zirveye
yürüyüş yapmak istiyoruz, 2400m‘ye çıkacağız. Birkaç koşucu bir arada yürüyerek
çıkarken bir baktık aşağıdan dağ bisikletli bir sporcu yaklaşık % 20-25 eğimli patikayı tırmanıyor.
Geldi ve bizi geçti, sürpriz; bisikletli sporcu Andrea Huser’miş. Bu kadın sakat
haliyle böyle, insan boşuna şampiyon olmuyor; saygıyla selamlıyorum J Hemen bir fotoğraf ile bu anı
ölümsüzleşirdik.
Bu akşam ki toplantıda , Eiger Ultra’nın güvenlik sorumlusu olan, aynı zamanda kurtarma ekibinin başı sunum yaptı. Parkuru kapatmak, değiştirmek, yarışı durdurmak, ertelemek gibi kararları nasıl verdiklerini detaylarıyla anlattı. Yaralananları veya yarışı bırakanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetini sağlayan ekibin lideri olarak, bize önceliklerini anlattı. Karar verme mekanizmalarını anlamış olduk, herşey bizim sağlığımız için. İhtiyaç olursa helikopter ile nasıl taşınacağımızı anlattı. Burada emin ellerdesiniz, kesinlikle Grossglöckner gibi değil; merak edenler detaylı raporu buradan okuyabilirler. Mutlaka bir sağlık sigortası yaptırmanız gerekli ( ben ITR-A’nın sağlık sigortasını kullanıyorum) yoksa kurtarma maliyetini ödemek mümkün değil.
Sevgili Aylin Savacı Armador’un dediği gibi tehlikeli yerlerdeki 5K aralıklı
CP’leriyle ve bu kadar yoğun güvenlik önlemleriyle, Eiger Ultra “tam bir sosyete ultrası” J
Dördüncü Gün
Mannlichen- Grindelwald ( 33K D+1400m D
-2500m)
Ve bu sabah Andrea ile vedalaştık. Tahtalı’da seneye
görüşmek üzere sözleştik, bilginize Sayın Polat Dede.
Bugün parkurun son kısmını koşacağız yaklaşık 33K , D-
2000m. ineceğiz, elbette yine 1400m. çıkacağız.Dolayısıyla bugün erken kalktık
ve koşmaya saat 9’da başladık. Hava kapalı ve yağış ihtimali var. Geç kalmak istemiyoruz.
Artık yorgunluk etkilemeye başladı. İrtifaya yavaş yavaş
adapte oldum, artık 2000m. irtifada taşıkardi
olmadan koşabiliyorum ama etaplı parkurlarda gün geçtikçe insan daha çok
yoruluyormuş. Parkurun en kuru kısmı burası, bu etapta su alabileceğiniz
çeşmeler çok az. Uzun inişin sonunda yanından geçeceğiniz tren istasyonunda suyunuzu
mutlaka doldurmanızı öneririm.
Sonrasında az sayıda su alabileceğiniz yer var. Elbette
yarış sırasında CP’ler size destek olacaktır. Bu etapta Eiger Buzulunun hemen yanına kadar
tırmanıyorsunuz. Oldukça teknik bir etap ama çok zor değil gözünüzü korkutmasın.
Burada yıllardır dağ maratonu düzenleniyormuş ve bu maratonu kazanan bir koşucu
anısına kaya üzerine konulan bir plaket dikkatimi çekiyor. Sporcuya gösterilen
sevgi inanılmaz.
Buzulu geçtikten sonra Grindelwald’a kadar sürekli yokuş aşağı
koşuyorsunuz, kilometrelerce uzunlukta bir iniş. Buralarda suyunuzu mutlaka doldurun. Her ultranın sonunda olduğu gibi
Grindelwald’a ulaştığınızda sizi yeniden arka taraftaki dağa - Pfingstet – yönlendiriyor ve bu son tırmanış inletiyor resmen oysa yalnızca
400m’lik tırmanış var. Oldukça teknik
bir çıkış ve çok dik iniş sizi bekliyor. Önce orman içinde enfes bir patikadan
sonrasında vadiden koşarak geçiyorsunuz.
Burada yaptığınız vadi ve kanyon geçişi o kadar dik ve derin ki burada Bungee Jumping yapıyorlar.
Bu etapta su yok, dikkat! Single track çıkış ve oldukça dik bir inişle
Grindelwald’a geri dönüyorsunuz. Sonrasında nehir kenarında kamp yapan
insanların arasından koşarak köye ulaşıp son bir tırmanışla evlerin arasından
geçerek , başladığımız noktaya ulaşarak
bu maceranın sonuna ulaşıyorsunuz. Yarışın Finish’i tahta bir köprü üzerinde
yapılıyor, üst geçit gibi çok hoş.
Artısıyla Eksisiyle
Kamp
- 1. Müthiş organize bir ekip, çok iyi planlanmış.
- 2. Kalacak yerler çok iyi ve temiz.
- 3. Yemekler süperdi. Bazılarınıza porsiyon büyükleri az gelebilir ancak çoğu kişi doydu. Kahvaltı da sınır yok J Yemek için önceden size mail atıp yeme alışkanlıklarınızı soruyorlar. Mesela gluten alerjiniz olup olmadığını, vejeteryan olup olmadığınızı, domuz eti yiyip yemediğinizi öğreniyorlar. Yemekleriniz buna göre hazırlanıyor.
- 4. Size vaat edilen tüm hizmeti aynen alıyorsunuz.
- 5. En büyük artısı elit atletlerle aynı ortamı paylaşmak. Aklınızda ne varsa sorup öğrenebilirsiniz. Onları izlemek bile yeterli, yokuşlar nasıl çıkılır ve inilir görüyorsunuz.
- 6. Yeni ayakkabı, malzeme, beslenme planı gibi farklı şeyleri yarış riski almadan deneme imkanı var. Her gün farklı ayakkabı ile koşan oldu.
- 7. Ekip ile anlaşamazsanız zor geçebilir L Ancak bu ihtimal yok denecek kadar az.
- 8. Hiçbir otelde/odada yalnız kalmıyorsunuz. En iyi ihtimalle iki kişi, en yoğun olduğunda ise 5 kişi aynı odayı paylaştık. Toplu yaşamaya hazırlıklı olun.
- 9. Öğlen yemeği olmadığı ve kaldığınız yerdeki yemekler çok pahalı olduğu için mutlaka yanınızda atıştırmalık taşıyın. Ben kuru yemiş, kuru kayısı ve pestil taşıdım; inanılmaz işe yaradı.
- 10. Yüksek irtifada kalmak büyük artı. Müthiş kondisyon yapıyor.
- 11. Eğer 100K ve üzeri bir yarışa girmekten çekiniyorsanız, kendinizi hazır hissetmiyorsanız burası tam sizlik. 4 günde aynı parkuru tüm keyfini yaşatarak ve risk almadan koşturuyor.
- 12. Eğer tecrübeli bir koşucuysanız veya katıldığınız yarışta belli bir hedefiniz varsa kürsü veya zaman hedefi gibi, çok faydalı olacaktır.
Yine gider miyim? Kesinlikle
Tavsiye eder miyim? Kesinlikle
Kampa Gideceklere
Pratik Öneriler
- 1. Mutlaka gideceğiniz yarışın zorunlu malzeme listesindekileri eksiksiz yanınızda taşıyın.
- 2. Ek olarak 6 saat kadar yetecek yiyecek taşımanız gerekli. Jel dışında ek gıda almanız şart. Unutmayın burada koşarken CP yok. Alış veriş yapabileceğiniz yer de yok.
- 3. Eksik malzeme vb mutlaka koşmaya başlamadan önceki gün tamamlayın. Yukarıda kaldığınız yerlerde bunları temin etme imkanı yok.
- 4. 2 çift koşu ayakkabısı ( birisi kuru kalsın diye) ve bir çift terlik gerekli .
- 5. Baton şart.
- 6. Eldiven-Şapka-Bandana-Güneş Kremi-Yara Bandı ve bazı ilaçlar gerekecek, unutmayın.
- 7. Tırnak makası şart.
- 8. Çantanızı olabildiğince hafif tutmaya çalışın.
- 9. Yanınıza arkadaş bulabilirseniz süper olur; bulamazsanız dert etmeyin. Herkes 1-2 gün içinde aile gibi oluyor, ortam, sohbet paylaşımlar inanılmaz kaliteli. Hiç endişeniz olmasın.
- 10. İmkan varsa her gün için ayrı şort ve t-shirt taşıyın. Yıkaması ve kurutması çok zor.
- 11. Yanınıza CHF alın, Euro geçmiyor.
- 12.Mayo iyi bir fikir, SPA imkanı var.
Eiger Ultra
Koşacaklara Tavsiyeler
- 1. Mutlaka bilgisayar başında bekleyip, ilk 15 dakika içinde kayıt olmanız gerekli. Ultraya toplam 600 koşucu kabul ediyorlar, kolayca kaçırabilirsiniz.
- 2. Parkur müthiş manzaralar sunuyor ve büyük kısmı koşulabilir.
- 3. Baton eğitimi şart.
- 4. Ağırlık çalışmak şart.
- 5. İniş antremanı yapmak gerekli, çok uzun inişler var. Bacaklarınız bitiyor.
- 6. Maxi-Ultra’dan ve Grossglöckner Ultra’dan daha kolay.
- 7. Her ayakkabı ile koşulabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder